09 Temmuz 2009

İnsan Manzaraları #İtiraflar

Rumuz: Zidane'nın Kafası
Yaş:
32 Cinsiyet: -

Merabalar... Ben 32 yaşında etine dolgun bi erkegim.. Bugune kadar hic kız arkadaşım olmadı onu gectim hic bi kızla birlikteligim de olmadı.. Onu da geçtim galiba eşcinselim zaten.. Bir firmada çalışıyorum ve yemek aralarında ofisteki bütün erkeklerle fotokopi makinasının üstünde öpüşmek istiyorum.. Ama sadece öpüşcez, dil falan kullanılmıycak.. Acaba bu düşünceler beni eşcinsel yapar mı? Patronumla bazen göz göze geliyoruz galiba sadece onunla öpüşsem de yeter bana.. Aman allahım yoksa ben hem eşcinsel hem de güce tapan bi insan mıyım yoksa? En kısa zamanda fotokopi makinasının orda patronumu yalnız yakalayıp açılıcam.. Bence o da benden hoşlanıyo olabilir.. Ben hiç cinsel ilişkiye girmedigimden dolayı bu düşünceler beni gay yapmaz diye hissediyorum. Öpüşelim mi?

-------------------------------------------------------------------------------------------------

Rumuz: Kabuklu Yemiş
Yaş:25 Cinsiyet: Kadın

Yine aynı şeyi yaptım ya.. Rejime başlamaya karar verdikten 32 saniye sonra kocaman çikolatalı pastayı yanında 2,5 litrelik sarı gazozla yemeyi nasıl başardım anlayamıyorum.. Üstelik evde ne pasta vardı ne de gazoz.. Yani bu 32 saniye içersinde pastaneye gidip geldim.. Geçen seferki rekor 42 saniyeyle yine bana aitti.. Ben biraz iradesizim galiba.. Aslında bikaç kilo fazlam var verilmiyecek gibi deil hani.. Boyum 1,32, kilom 126.. Sıkı bi çalışmayla 12 sene hicbişiy yemeden dursam yine veremem lan ben o kiloları.. Şimdi farkettim de bunca sene yemiş yemiş sıçmamışım haa.. Alice Harikalar Diyarı'ndaki yumurta şeklindeki adam gibi dolaşıyorum zaten ortalıklarda.. Millet beni plates topu zannetmeye başladı bu da beni çok üzüyor, üzülünce de acıkıyorum, tatlı krizine giriyorum.. Neyse bugün de böyle gecsin yarından itibaren başlıyorum rejime.. Ya da pazartesi mi baslasam?..

------------------------------------------------------------------------------------------------

Rumuz: 3Kullu1Elham
Yaş: 16 Cinsiyet: Erkek

Galiba "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" hocamdan hoşlanıyorum.. Kendisi 48 yaşında gayet genç gözüken bi kadın.. Aramızdaki tek sorun evli ve 3 cocuk sahibi oluşu sanırsam... İlk başlarda sadece masturbasyon malzemesi yaptığım bu kadın çok sonraları fantazilerimle birlikte gözümde iyicene büyümeye başladı.. Herkesin çekindigi bir insana benim bu denli hoşgörüyle yaklaşmamın başka bi açıklaması olamaz.. Hangi ögrenci din dersinden önce hocanın gözüne gireyim diye ders öncesi kuran okur ki... ya da sırf daha fazla göreyim diye teneffüslerde onun yanına gidip sanki bir Yaşar Nuri Öztürk, bir Zekeriye Beyaz'mışçasına dinimizce yasak olan şeyleri sorar (bu yasaklarının çoğunu yaptığı halde.. i love 31) Bi yolunu bulup ona kuranımın arasında biriktirdigim şiirleri, kuruttuğum çiçek yapraklarını göstermem gerek.. Sübhaneke'nin altına yazdığım "Ya benimsin ya kara toprağın" yazısını görse kızar mı acaba bana? Ahh be dinci, seviyorum seni...

-------------------------------------------------------------------------------------------------

01 Temmuz 2009

Arka Sıradakiler

öyle büyük hayallerim yoktur benim... hiç bir zaman da olmadı... elime verilen bir playstation kolu ya da içi dolu buz gibi arjantin bardağı mutlu olmama yeter de artar bile... ama tabii her insan gibi benim de bazı hedeflerim olmustur zamanında..

ilkokul, ortaokul ve lise yıllarında "sınıfımın en yaramaz elemanı olmak" şüphesiz ki bu hedeflerim arasında yoktu.. milletin harıl harıl ders dinlediği bir okulda, sınıfın en kısalarından biri olmama ragmen arka sıralarda oturup, "bombacı" ve ya "nalkapon" gibi isimlere sahip gazeteler eşliğinde altılı kuponu doldurarak kısa yoldan zengin olma düşüncelerimi saymazsak tabii..

insanı arkadaş çevresi belirler derler.. biz de sınıfta 5 yakın arkadaştık ve sınıfın en stratejik noktalarına dağılmıştık... oturdugu sırada aşşağı doğru eğilerek bakkaldan aldığı efes extra'yı içen, boş derslerde parasına batak oynayan, hoca ders anlatırken arka sırada 31 çeken arkadaşlardan bahsediyorum.. böyle bir çevrede benden de genetik mühendisi olmam beklenemezdi doğrusu... onlar bu derece uç noktalarda yaşarken ve de saçmalarken okulda herkes tarafından saygıyla karşılanıyorlardı bense onların yanında durduğum için "aa sen ersin'in arkadaşı mısın?" şeklinde tanınıyordum insalar tarafından.. sizin anlıyacağınız tam bir yancı gibi yaşayıp tırt bir hayat sürüyordum... zaten bu 5 arkadaş arasında hepsi değişik asiliklere koşarken benim yaptığım en büyük çılgınlık hoca ders anlatırken cep telefonumda yılan oynamaktı.. böyle biri nasıl saygınlık kazanabilirdi ki....

boş derslerden birinde durdura durdura yılan oynayıp rekora koşarken ersin yanıma geldi.. ilk başta bişiy diyecekmiş gibi oldu sonra elimdeki telefona bakarak "ohaaa adam rekora gidiyo beyler" diyip bütün sınıfı başıma topladı.. ben de sanki nasa'da uzaya mekik gönderen ve sadece amerikan filmlerinden gördüğümüz tipler gibi iyicene oyuna konsantre oldum ve yaklaşık 48 saniye falan sonra fazladan bir elma için kendi kuyruğuma çarparak oyunu 980 gibi çok sikko bi puanla bitirdim.. ersin kafama vurdu.. "beynini sikeyim ben senin, yukardan dolaşıp alıcaktın o elmayı" dedi.. sonrasında da " gel benle, konuşmamız lazım" diyerek bütün liselilerin ortak konuşma noktası olan kaloriferin yanına çağırdı beni..

gözlerinde ilk defa hüzün vardı.. zamanında gıcık oldugu bir adama sataşmam için beni önden yolladığından beri yakın arkadaştık.. zaten bu gruba girmeme de kendisi vesile olmuştu.. "ünal konuyu fazla uzatmıycam, biz artık senin bizimle takılmanı istemiyoruz, oy birliğiyle karar verdik... 3 evete 1 redle kaybettin.. sunu bil ki o red oyunu da ben kullandım" dedi.. sadece neden? diye sorabildim.. o da, benim çok sıradan oldugumdan, boş derslerde uzun eşek oynarlarken sıranın üzerine kapanıp uyudugumdan, sınıf maçlarında arkadaş kontenjanından zorunlulukla alındığım ve genellikle ya defansta ya da kalede oynadığım karşılaşmalarda averaj takımı olduğumuzdan, sınıflar arası kavgalarda ortalıklarda görünmeyip tuvalette oluşumdan bahsetti... "siz de haklısınız" dedim.. "ama son maçta bir penaltı kurtarmıştım, ayrıca da belim sakat olm yastık olayım diyorum onu da siz kabul etmiyosunuz" diye ekledim.. uzun uzun sustuk.. artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak gibi gelse de hayat eskisi gibi devam etti.. anladım ki ben zaten onların içinde hiçbir zaman olmamışım.. yani sınıfın en yaramazlarından bile olamamıştım sonuçta...

çok sonra öğrendim ki oylamada ersin de red yönünde kullanmış tercihini.. çok fazla sallamadım... sıranın üzerine kapanıp uyudum sadece...